Güncel
IŞİD Türkiye’den ne istedi?
Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü (ODE) ve Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cengiz Tomar IŞİD'in Türkiye'ye yönelik saldırılarını ele aldığı makalesinde ''Suruç saldırısı sürpriz değil. Amaçları, bir Türk-Kürt çatışmasına yol açıp, Türkiye’de de Irak ve Suriye’deki gibi devlet nizamını zayıflatarak kendisine alan açmak'' diye yazdı.
Tomar'ın Al Jazeera'de yer alan makalesi ÅŸöyle;
20 Temmuz 2015'te Suruç'a DAÄ°Åž (IŞİD) tarafından yapılan saldırı bölgede dengeleri köklü bir biçimde deÄŸiÅŸtirmiÅŸ görünüyor. Aslında DAÄ°Åž'in (IŞİD) internet üzerinde yaptığı yayınları izleyenler açısından Suruç saldırısı pek de sürpriz sayılmaz. Zira son aylarda Türkçe yayınlara ağırlık veren IŞİD'in internet üzerinden yayımlamaya baÅŸladığı Konstantiniyye (Ä°stanbul) dergisi bunun iÅŸaretlerini veriyordu. DAÄ°Åž'in (IŞİD) bir yıldan fazla zamandır yayımladığı Dabık adlı Ä°ngilizce dergide Türkiye adı çok fazla geçmezken, Konstantiniyye dergisinde Türkiye aleyhine bir tutum sergilendiÄŸi açıkça göze çarpıyordu.
Konstantiniyye adlı Türkçe derginin Åžaban 1436 (Mayıs-Haziran 2015) tarihli ilk sayısının kapak konusu “Konstantiniyye'nin Fethi”ydi. Dergiye göre, Hz. Peygamber'in “Ä°stanbul bir gün mutlaka fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden ordu ne güzel ordudur” hadisinde verilen müjde henüz gerçekleÅŸmemiÅŸti. Yazıya göre, Ä°stanbul'un 1453'te Osmanlılar tarafından fethi bu hadiste müjdelenen fetih deÄŸildi ve esasında bu fetih Kıyamet'e yakın bir zamanda kendileri tarafından gerçekleÅŸecekti.
Yazının yer verdiÄŸi baÅŸka bir hadise göre “Romalılar Dabık'a (Halep'in kuzeyinde IŞİD'in günümüzde hâkim olduÄŸu bölgeler) inmedikçe Kıyamet kopmayacaktır ve Romalılarla yapılacak bu savaÅŸta galip gelen Müslümanlar Ä°stanbul'u fethedeceklerdir.” Yazıda yer alan baÅŸka bir hadise göre de bir tarafı karada bir tarafı denizde olan ÅŸehir (Ä°stanbul) Beni Ä°shak'tan 70 bin kiÅŸi tarafından fethedilmedikçe Kıyamet kopmayacaktır”. Dergi, Kıyamet'e yakın Ä°stanbul'un fethiyle ilgili diÄŸer bir hadisi de delil göstererek Ä°stanbul'un Kıyamet'ten önce barış yoluyla fethedileceÄŸini, bunun da IŞİD (DAÄ°Åž) eliyle olacağını ifade ederken, nihai olarak Türkiye'yi hedef aldığını açıkça belirterek Ä°stanbul ve dolayısıyla Türkiye'yi tehdit ediyordu. Ancak iÅŸin ilginç tarafı DAÄ°Åž'in (IŞİD) Kur'an'da bilgi bulunmayan Kıyamet alametleri, Mehdilik ve Deccal'le ilgili olarak pek çoÄŸu uydurma ve zayıf hadisleri amacına uygun bir biçimde kullandığı da gözden kaçmıyor.
Derginin ikinci makalesinin baÅŸlığı ise “Demokrasi TutuÅŸtu” idi. Bu makalede, Türkiye'nin ismi verilmeden “bir taÄŸut nizamı ve bir din olan demokrasi ile Ä°slam'ın asla baÄŸdaÅŸamayacağı” izah edilmeye çalışılarak, Ä°slam dünyasının ender demokrat ülkelerinden Türkiye'de “sistemin yıkılmasının yakın olduÄŸu” çeÅŸitli örneklerle ele alınıyordu.
Derginin Ä°slam Devleti AraÅŸtırma ve Fetva Kurulu tarafından kaleme alındığı ifade edilen üçüncü yazısı “Türkiye'den Getirilen Etlerin Hükmü” baÅŸlığını taşıyordu. Bu yazıda Türkiye'de halkın çoÄŸunun mürted (dinden çıkmış, kâfir) olduÄŸu belirtilerek Türkiye'den gelen etlerin haram olduÄŸu ve yenilmemesi gerektiÄŸi ifade ediliyordu.
Bu makaleyi “Mürted Kime Denir?” baÅŸlıklı ve muhtemelen Türkiye'yi de hedef alan bir yazı takip ediyordu. Yazıda ‘mürted'in tanımı yapılarak Türk halkının büyük kısmının mürted hükmünde olduÄŸu ima ediliyordu.
Derginin “Ölülere Kur'an, Dirilere Demokrasi” baÅŸlıklı yazısında, Türkiye'de çok yaygın olan cenazelerin ardından Kur'an okunması geleneÄŸiyle isim verilmeden alay edilerek “Kur'an'ın sadece ölülere tahsis edilerek, yaÅŸayan Müslümanların Allah'ın kitabından uzaklaÅŸtırıldıkları ve Kur'an hukukundan (ÅŸeriat) uzak bir demokrasiyle avutuldukları” ifade ediliyordu. Bu makalede, Haricilerin de temel ÅŸiarı olan “La hükme illalah”, yani “Allah'tan baÅŸka hüküm verecek yoktur” ayetine yer verilerek Allah'ın egemenlik hakkı olan “Hükmün” gasp edilerek taÄŸutlara verildiÄŸi ifade ediliyor. Dergiye göre, yasama ve hüküm koyma yetkisinin Allah'tan alınarak taÄŸutlara verilmesi ÅŸirktir.
Yayınların hedefi açıkça Türkiye
Derginin ikinci sayısında (Åževval 1436/Temmuz-AÄŸustos 2015) “Hilafet'le SavaÅŸmak Riddet midir?” baÅŸlığını taşıyan makalede, Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan ile Suudi Arabistan Kralı Selman'ın birlikte yer aldıkları fotoÄŸrafın alt yazısında iki lider DAÄ°Åž'e (IŞİD) karşı savaÅŸanlar (derginin tabiriyle sahavat) olarak adlandırılıyor ve bunları destekleyenler taÄŸut olarak nitelendiriliyor. Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaÅŸkanı'na açıkça saldırılıyor.
Bu sayının diÄŸer bir makalesinin baÅŸlığı ise “ErdoÄŸan'ın Kürt Devleti”. Yazı tamamen Türkiye'ye ayrılmış. Makale, bir hilafet olarak Ä°slam Dünyası'nı yüzyıllarca sömürgeci Avrupa'ya karşı koruyan Osmanlı Devleti'ni bile “Allah'ın indirdiÄŸiyle hükmetmeyen, kabirperestliÄŸe davet eden ÅŸirk kubbeleri (türbeler) için savaÅŸan Osmanlı Devleti olarak adlandırıyor” (s. 49). Türkiye'yi ise “ırkçılık ve dinsizlik üzere inÅŸa edilen laik Türkiye” olarak niteliyor. Dergi Türkiye'deki seçimleri “ÅŸirk seçimleri”, seçilenleri de “müÅŸrik olarak” tavsif ediyor.
Makalenin 50. sayfasında paradoksal bir biçimde “DAÄ°Åž (IŞİD) tarafından Irak ve Suriye'de ağır kayıplar verdirilen ve hezimete uÄŸratılan ateist PKK ile uzantılarına Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaÅŸkanı'nın açıkça destek verdiÄŸi” ifade ederek özellikle CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan hedef alınıyor. Aynı makalede “laiklik ÅŸirkine batan Türkiye'nin DAÄ°Åž'e (IŞİD) hiçbir destekte bulunmadığı gibi PKK ile Özgür Suriye Ordusu'na yaptığı yardımlardan” bahsediliyor.
Suruç saldırısı öncesinde gerek dergilerinde gerekse web sitelerinde Türkiye'ye ve özellikle de Türkiye Cumhuriyeti CumhurbaÅŸkanı'na yönelik sürekli dozajı artan bu saldırgan dilin Mayıs ayından itibaren ortaya çıktığı görülüyor. Buradan da DAÄ°Åž'in (IŞİD) Suruç saldırısının ipuçlarını verdiÄŸi ve özellikle Türkiye ile Kürtler arasındaki Çözüm Süreci'nden rahatsız olduÄŸu anlaşılıyor. Nitekim bu saldırının Türkiye ile Kürtler arasında zaten kesintiye uÄŸramış Çözüm Süreci'ni baltalayarak, DAÄ°Åž'in (IŞİD) iki düÅŸmanını birbirine düÅŸürmek gibi bir amaçla yapıldığını da öngörmek gerekir. BeÅŸÅŸar Esed'i de rahatlatan bu saldırının ardından PKK'nın Türk güvenlik güçlerine yaptığı saldırılar IŞİD tarafından memnuniyetle karşılanmış olmalı.
Ancak olayın bir baÅŸka boyutu daha var. DAÄ°Åž (IŞİD) Irak ve Suriye'de devletlerin buharlaÅŸtığı bir ortamda kendisine rahatlıkla alan açarken birdenbire güçlü bir devlet olarak Türkiye'yi karşısına aldı ve Türkiye'nin aktif bir biçimde kendisine karşı oluÅŸturulan koalisyona katılmasını saÄŸladı. Böylece ABD de üsleri kullanmak suretiyle DAÄ°Åž (IŞİD) hedeflerini daha rahat vurabilecek. DAÄ°Åž (IŞİD) bir Türk-Kürt çatışmasına yol açarak Türkiye'de de Irak ve Suriye'de olduÄŸu gibi devlet nizamını zayıflatmak suretiyle kendisine alan açmayı planlıyordu. Ancak bunu baÅŸaramazsa kendisi için sonun baÅŸlangıcı da görünüyor olabilir.
Henüz yorum yapılmamış.